Gaflet kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir ve genel olarak "unutma" anlamında kullanılır. Türkçe karşılığı ise "ne yaptığını bilememek, farkında olarak bir şey yapamamak, dikkatsizlik, unutkanlık" anlamına gelir. Dini bir terim olarak gaflet, "Allah'a ibadet ve itaatı terk etmek, faydasız işler ile meşgul olmak, nefsin isteklerinin peşinde koşmak" manalarına gelir. Toplumumuzda ise kısaca "Allah'ı unutmak" olarak tabir edilir. Ayet-i Kerimelerin Uyardığı Gaflet Uykusu Kur'an-ı Kerim'in birçok ayetinde gaflet ve gaflet halinden bahsedilmektedir. Enbiya Suresi'nin 1. Ayetinde "İnsanlar için hesap vakti yaklaştı da hala onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler." buyurulmaktadır. Ayrıca Kur'an-ı Kerim'de maddi ve manevi sorumluluklarını bilen insanlara "zakir" ve "zikir ehl-i", bundan habersiz olanlara ise "gafil" denilmektedir. Hadislerde ise "İnsanların Allah'tan, O'nun zikrinden ve ayetlerinden gafil olmamaları istenmiş, gafil kalple yapılan duanın tam ve mükemmel bir dua olmadığı belirtilmiştir." (Müsned, 2/177, Tirmizi, Daavat, 65) Allah dostları, insana en çok zarar veren şeylerden biri olarak gaflete işaret etmişler ve konu üzerinde titizlikle durmuşlardır. Cüneyd-i Bağdadi Hazretleri, Allah'tan gafil olmanın ateşe girmekten daha zor olduğunu söylemektedir. Alimlerin Gaflet Uykusuna Karşı Uyarıları Ebu Ca'fer Sinan'a göre, bir insanın işlediği günahtan tövbe etmesi gerektiğinden gafil olması, o günahı işlemesinden daha kötüdür. Şeyh Ahmed El-Haznevi Hazretleri'ne göre, insana en çok zarar veren şey "cehalet"tir. Çünkü cehalet, beraberinde gaflete yol açmaktadır. Nakşibendi Halifesi Muhammed Saqi Hazretleri ise "Kişinin gece zikirle, gündüz zakirle meşgul olmasını" istemiştir. Kalbin gaflet içinde bulunmamasını isteyen Darani'ye göre, gafleti kalpten kovmanın tek yolu Allah'tan korkmaktır. Nefsin mertebeleri olduğu gibi, gafletin de mertebe ve dereceleri vardır. Gafletin en büyüğü ve mutlak olanı küfürdür. Bunun yanı sıra Allah dostları bile bazı konularda gafletten şikâyet edip o hallerinden tövbe etmişlerdir. Yani gaflet, Allah'a inanmayan kişilerde zirvede olurken, Allah dostlarında bile görülebilir. Bunun sebebi, gafletin sinsi bir hastalık olması ve hidayet ve iman sahasında varlığını devam ettirmesidir. Gafleti besleyip büyüten en önemli şey, dünya ile meşgul olmak ve dünyada ölmeyecek gibi yaşamaktır. Bu duygular imanı zayıflatır; tedavi edilmezse gaflet, kanser gibi tedavisi zor bir hastalık haline gelir. Gafletin doğrudan nüfuz ettiği yer ise insanın kalbidir. Buraya günahlar ile yerleşmeye başlar ve gün geçtikçe kalbin evi haline getirir. Kalbi gafletten temizlemenin en iyi ilacı tövbe ve zikirdir. Kişi tövbe edip Allah'ı zikir etmeye başlayınca, kalbindeki günah lekeleri kalkar ve kalp nur ile dolmaya başlar. Bu hal devam edince ruh huzur bulur. Bu hallerin devamında ise kişi yaptığı ibadetlerden lezzet almaya ve her yaptığını Allah için yapmaya başlar. Kişi bu huzuru devam ettirmek için çok uyanık olup sinsi olan gaflete meydan vermemeli, her an Allah ile olduğunu idrak etmelidir. |