Uyku hastalığı, Afrika uyku hastalığı olarak da bilinmektedir. Afrika'da görülen bu hastalık, başlangıçta düzensiz, sürekli ateş, deride döküntü, lenf bezlerinde şişmeler ile kendini göstermektedir. Hastalığın nedeni, Trypanosoma Gambiense ve Trypanosoma Rhodesiense türlerinin parazitlenmesi ile oluşan bir enfeksiyondur. Hastalığın yayılması ve bulaşması Tse Tse sineği aracılığıyla gerçekleşir. Çeçe sineği olarak da bilinen bu sinek, kara sineğe benzemektedir. Genellikle sıcak ve nemli ortamlarda gelişir. Bu sinekler yavrularını doğurarak ürerler.

Uyku hastalığı bazen salgına dönüşebilir ve bu bölgeye yeni gelen biri daha çabuk hastalığı kapar. Sineğin soktuğu yerde tümsek şeklinde bir kabartı oluşur. Bu kabartı, sert bir düğmeyi andırmakta ve koyu kırmızı renkte olmaktadır. Bir süre sonra genişler ve ödem oluşur. Hastalık ilerledikçe asalaklar kana karışmaya başlar. Hastalarda nabız hızlanması, yüksek ateş, baş ve sinir ağrıları, uykusuzluk, deri döküntüleri ve kaşıntılar oluşmaya başlar. Hastalık daha fazla ilerlerse, hastada uyku hali, çevresine karşı duyarsızlık başlar. Bu belirti hastalığa adını vermiştir. İlerleyen safhalarda hastalar, ayaklarını yere sürüyerek yürür, konuşma zorluğu çeker ve bir süre sonra komaya girerler.

Tedavi olarak, Gambiense tipinde pentamidin kullanılabilir. Rhodesiense tipindeki hastalarda ise Suramin uygulanabilir. Melarsoprol, diğer ilaçlara göre daha toksiktir, ancak her iki hastalıkta da tüm safhalarda etkili bir ilaçtır. Hafif sinir tutulması olduğunda, bu ilaç 2-3 gün arayla 3,6 mg/kg/gün damar içine verilir. Bu ilacın arsenik zehirlenmesine neden olabileceği ve sinir sistemi, sindirim sistemi ve böbreklerde sorunlar oluşturabileceği unutulmamalıdır.

Uyku hastalığı, özellikle kırsal ve izole bölgelerde büyük bir sağlık sorunu olarak kalmaya devam etmektedir. Bu hastalık, tedavi edilmediğinde ölümcül olabilmektedir. Bu nedenle, erken teşhis ve tedavi büyük önem taşımaktadır. Ayrıca, Tse Tse sineklerinin kontrolü ve hastalık taşıyan kişilerin izlenmesi, hastalığın yayılmasını önlemek açısından kritik öneme sahiptir.