Uykunun Evreleri
Uyku, bilincin geçici olarak durduğu ancak beynin aktivitesini devam ettirdiği temel bir ihtiyaç durumudur. Yaşamımızın yaklaşık üçte birini uykuda geçiririz ve bu süre zarfında vücudumuz uyanık olduğumuz zamandan farklı çalışır. Uyku olmadan yaşamak mümkün müdür? Yapılan bilimsel araştırmalar, uyumadan yaşamanın imkânsız olduğunu göstermiştir; bu yüzden uyku zorunlu bir ihtiyaçtır.
Uykunun Evreleri
Uykuya dalma ve uyuma sürecinde beynin farklı davranışları vardır. Uyku sırasında da çalışmaya devam eden beyin, bu esnada farklı sinyaller gönderir ve bu farklılıklar belirli evreler halinde incelenmiştir. Uyku iki ana bölümden oluşur: Non-REM uykusu ve REM uykusu. Non-REM uykusu üç evreden oluşurken, REM uykusu genellikle dördüncü evre olarak kabul edilir.
Birinci Evre
Birinci evre, kasların hala oldukça aktif olduğu ve gözlerin yavaş yavaş etrafında dönmeye başladığı, zaman zaman açılıp tekrar kapandığı, uykuyla uyanıklık arasında olunduğu evredir. Bilimsel olarak, senkronize edilmemiş beta ve gama beyin dalgalarının daha senkronize edildiği geçiş dönemidir. Bu evrede solunum yavaş yavaş düzenli olmaya başlar ve kalp atış hızı yavaşlar. Rüya görme olasılığı oldukça düşüktür ve yaklaşık 10 dakika sürer. Bu evrede etraftaki sesleri algılamak mümkündür, ancak tam uyku haline geçemeyip uyanma ihtimali yüksektir.
İkinci Evre
İkinci evrede kaslar daha az aktif hale gelir. Bilinçli farkındalığın tamamen kaybolduğu ilk açık uyku evresidir ve toplam uyku süresinin neredeyse yarısını oluşturur. Bu evrede herhangi bir sese karşı uyanılsa bile sesin içeriğini anlama ihtimali çok düşüktür. Beyin dalgaları genel olarak teta dalga aralığındadır ancak ek olarak sigma dalgaları da etkindir.
Üçüncü Evre
Üçüncü evrede nöronal aktivitenin yanı sıra beyin sıcaklığı, nefes alma oranı, kan basıncı ve kalp atışı hızı en düşük seviyededir. REM dışı uyku aşamalarında rüya görme olasılığı en yüksektir ve uykunun en derin olduğu evredir. Bu süre zarfında uyuyan kişi dış dünyaya tepkisizdir ve dış dünyayla bağlantısı kopmuştur. Delta beyin dalgalarıyla karakterize edilen bu evredeki birini uyandırmak çok zor ve sakıncalıdır. Bu evrede uyanan kişi geçici bilinç kaybı yaşayabilir ve oldukça agresif olabilir. Üçüncü evre, toplam uykunun yaklaşık %30'unu oluşturur.
REM Uykusu
REM uykusu, uykunun son aşamasıdır. Bu aşamada gözler hızlı bir şekilde tekrar döner. Genellikle 90 dakikalık bir uykunun ardından bu aşamaya geçilir ve rüya görülen kısım REM uykusu olarak adlandırılır. Rüya görülen bu bölüm birçok bilim insanı tarafından ayrı olarak incelenmiş, bazı bilim insanlarına göre ise dördüncü evre olarak nitelendirilmiştir. REM uykusu sırasında beyin aktivitesi oldukça yüksektir ve bu durum, beynin öğrenme ve hafıza süreçleriyle ilişkilendirilir.
Özetle, uyku; Non-REM ve REM olmak üzere iki ana bölümde incelenir ve bu bölümler farklı evrelerden oluşur. Her evre, beyin ve vücut fonksiyonlarında belirli değişikliklerle karakterize edilir. Sağlıklı bir uyku düzeni, bu evrelerin dengeli bir şekilde yaşanmasını gerektirir. Uyku, bedenin ve zihnin dinlenmesi, yenilenmesi ve gün içerisindeki işlevselliğin sürdürülebilmesi için hayati öneme sahiptir.
|
Uyku olmadan yaşamanın imkânsız olduğunu söylüyorsunuz. Peki, hiç uykusuz kalıp uzun süre işlevselliğinizi yitirdiğiniz oldu mu? Özellikle uykunun evreleri hakkında okuduğumda, birinci evredeki sesleri algılama kabiliyetinin yüksek olduğunu belirtmişsiniz. Bu evrede uyanıp tekrar uyuyamama sorununu nasıl çözdünüz? Ayrıca, üçüncü evrede dâhil uyandırılmanın zor ve sakıncalı olduğunu söylediniz. Bu evrede uyanan biri olarak agresif hissettiğiniz oldu mu?
Cevap yazTayfun Bey, uykusuz kalmanın uzun vadede işlevselliği ciddi şekilde etkilediği doğrudur. Uykusuz kaldığım zamanlarda dikkat dağınıklığı, hafıza sorunları ve performans düşüşü yaşadığım oldu. Birinci evrede seslere karşı duyarlılık yüksektir ve bu evrede uyanıp tekrar uyuyamama sorunu yaşayan biri olarak, bu durumu çözmek için rahatlatıcı nefes egzersizleri ve meditasyon teknikleri kullanıyorum. Üçüncü evrede uyanmak gerçekten zor ve bazen sinirli hissetmeme neden olabiliyor. Bu durumda, uyandıktan sonra biraz zaman tanımak ve kendime süre vermek, bu agresif hisleri azaltmada yardımcı oluyor. Uykunun her evresinin önemli olduğunu ve düzenli uyku alışkanlıkları geliştirmenin faydalı olduğunu düşünüyorum.